Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell‘ın Jackson Hole, Wyoming‘deki yıllık konferansta yaptığı açıklamalar, yatırımcılar arasında heyecan yarattı. Powell, faiz oranlarını düşürmek için “zamanın geldiğini” belirtti. Bu güvercin duruş, Merkez Bankası‘nın 17-18 Eylül tarihlerindeki para politikası toplantısında 25 baz puanlık bir faiz indirimi yapabileceğine dair beklentileri artırdı.
S&P 500 endeksinin yılbaşından bu yana %18’lik bir yükseliş göstermesinin ardından gelen bu olası faiz indirimi, yatırımcıların ABD ekonomisinin büyümeye devam ederken enflasyonun düşüşe geçtiği bir “yumuşak iniş” senaryosuna ulaşıp ulaşamayacağını sorgulamalarına yol açtı. Evercore ISI stratejistlerinin tarihsel verileri, S&P 500’ün durgunluk dönemleri yerine dirençli büyüme dönemlerinde faiz indirimlerinden sonra daha iyi performans gösterdiğini ortaya koyuyor. Buna göre, 1970’ten bu yana endeks, durgunluk dışı dönemlerde faiz indirimi sonrası bir yıl içinde ortalama %18 artarken, durgunluk dönemlerinde sadece %2 yükseldi.
Powell, işgücü piyasasının daha fazla soğuma göstermesini istemediklerini belirterek, bu durumun 6 Eylül’de açıklanacak ABD istihdam raporu ile test edileceğini vurguladı. Ayrıca, 30 Ağustos’ta açıklanacak kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi ve 11 Eylül’de beklenen tüketici fiyat endeksi gibi diğer kritik ekonomik göstergeler de piyasanın dikkatle izleyeceği veriler arasında.
Ekonomik zayıflık beklentisi, piyasa oynaklığını artırabilir ve daha agresif bir faiz indirimi beklentisine yol açabilir. LPL Financial‘ın küresel baş stratejisti, piyasanın faiz indirimlerine nasıl tepki vereceğinin, bu indirimlerin enflasyonun hafiflemesi mi yoksa işgücü piyasasının zayıflaması nedeniyle mi yapıldığına bağlı olacağını belirtti.
Eylül ayının tarihsel olarak hisse senetleri için zorlu bir ay olması ve S&P 500’ün ileriye dönük fiyat-kazanç oranının yüksek seviyelerde seyretmesi nedeniyle, olumsuz gelişmeler yaşanması durumunda yatırımcıların hisse senedi pozisyonlarını koruma konusunda daha az istekli olabileceği belirtiliyor. Ayrıca, Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile eski Başkan Donald Trump arasındaki başkanlık yarışı da piyasalarda belirsizliği artıran faktörler arasında.