Elazığ‘ın Sivrice ilçesinde yer alan Hazar Gölü‘nün dibinde keşfedilen ve dalış turizmi açısından büyük bir öneme sahip Batık Şehir, yapılacak projelerle turizme kazandırılacak.
Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve 1890’lı yıllarda meydana gelen bir depremle sular altında kaldığı düşünülen Batık Şehir, tarihî izler taşıyan önemli bir miras olarak biliniyor.
Zaman zaman su seviyesinin düşmesiyle yüzeye çıkan Batık Şehir, şu anda su seviyesinin yüksek olması nedeniyle yalnızca sınırlı bir şekilde görülebiliyor. Ancak, hayata geçirilecek projelerle bu eşsiz yapı turizmin hizmetine sunulacak.
Elazığ‘ın Sivrice ilçesinde yer alan Hazar Gölü‘nün dibinde keşfedilen ve dalış turizmi açısından büyük bir öneme sahip Batık Şehir, yapılacak projelerle turizme kazandırılacak.https://t.co/15z4Nj3d4U pic.twitter.com/tgDlYUdTzi
— Hepsi Elazığ (@hepsielazig) August 29, 2024
Sivrice Belediye Başkanı Ebubekir Irmak, UNESCO listesine girebilmesi için başvuru yapacaklarını belirterek, cam fanus veya asansör sistemleri gibi yöntemlerle Batık Şehir’i turizme kazandırmayı planladıklarını ifade etti.
Başkan Irmak, projelerin hayata geçirilmesi için sadece belediyenin bütçesinin yeterli olmayacağını, bu nedenle Turizm Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile özel sektörün desteğini alacaklarını vurguladı.
Batık Şehrin tarihinin Harput‘ta bulunan bir kitabeden sonra değiştiğini ifade eden Başkan Irmak, UNESCO Miras Listesi’ne girmek için daha önce başvuruda bulunduklarını ve bu süreci yeniden takip edeceklerini söyledi. Batık Şehrin, dalış turizmi, sanat ve kültürel turizm açısından büyük bir potansiyel taşıdığını belirten Irmak, bu tarihi yapının gün yüzüne çıkarılması gerektiğini ifade etti.
Başkan Irmak, Batık Şehir’de geçmiş dönemlerden kalma ocaklar ve yerleşim alanları gibi yapıları görmek mümkün olduğunu ve burayı en iyi şekilde değerlendirmeleri gerektiğini vurguladı. Turizm projelerinin hayata geçirilmesiyle birlikte Batık Şehir’in Elazığ ve Sivrice için önemli bir katma değer yaratacağını söyledi.
Batık Şehir’i Duyanlar Bölgeye Akın Ediyor
Başkan Irmak, Batık Şehir’in var olan bir miras olduğunu ve su seviyesinin düştüğü dönemlerde kale ve surları görme imkanı bulduklarını belirtti. Su seviyesi yükseldiğinde bu alanların tekrar su altında kaldığını ifade eden Irmak, gelişen teknolojik cihazlarla Batık Şehir’in tanıtımının yapılmasının Sivrice için önemli bir hareket olacağını söyledi.
Depremden etkilenen ilçenin izlerinin turistlerin gelmesiyle birlikte silineceğini belirten Irmak, güvenli bir şekilde dalış yapmak isteyenlerin kolluk kuvvetlerinin gözetiminde bu deneyimi yaşayabileceklerini de ekledi.
Sular Altındaki Kadim Batık Şehir Hakkında Detaylar
Sivrice‘de yer alan Hazar Gölü‘nün derinliklerinde, 1991 yılında birinci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak koruma altına alınan bir su altı şehri yatıyor.
Bu kadim yerleşim yeri, dört bin yıl öncesine dayanan zengin bir tarihi miras barındırıyor. Yapılan araştırmalara göre, suyun altında 2,5 km²’lik bir alana yayılan bu şehir, on birinci yüzyıla ait kalıntılarla dolu olmakla birlikte, çevresindeki arkeolojik buluntuların dört bin yıl öncesine ait izler taşıdığı tahmin ediliyor.
Yıkıntıları çevreleyen surlar içinde önemli bir yerleşim merkezi bulunuyor. Bu alanın en yüksek noktasında, on birinci yüzyıldan önce inşa edilmiş bir kale ve şato özellikleri taşıyan bir kilisenin kalıntıları yer almakta.
Surp Nişan adı verilen bu kilise, harabe haline gelene kadar kayıklarla ziyaret edilerek Hristiyanlar için kutsal bir merkez olarak kabul edilmiştir. Kilisenin, çeşitli efsaneler ve rivayetlerle kutsal eşyalar barındırdığına inanıldığı için önemini, sular altında kalana dek koruduğu biliniyor.
Gölün su seviyesi 1800’lü yılların başına kadar fazla yükselmemişken, 1830’lu yıllarda hızla yükselerek adayı ve üzerindeki yapıları su altında bırakmıştır.
Bu durumun ardından kilise de harabe haline gelmiştir. Ayrıca, belgelerde bu kutsal kilisenin üzerinde bulunduğu adada 50-60 hanelik Gölcük köyünün var olduğu, suların yükselmesiyle birlikte kıyıya taşındığı kaydedilmiştir.
1608 yılında bölgeyi ziyaret eden Polonyalı Simeon‘un seyahatnamesinde, kilise adasına kayıkla gittiği ve burada bulunan kutsal bir haçı kendisine gösterdikleri anlatılmaktadır. Aynı şekilde, Evliya Çelebi de 17. yüzyılda bu bölgede, Harput‘a beş saat mesafede bir kent olduğunu ve burada Hristiyanların, Hz. İsa veya havarilerinden birine ait olduğu rivayet edilen altın çullu bir merkebi mumyalayıp bir manastırın içinde sakladıklarını belirtmiştir.
Hazar Gölü’nün Sıradışı Efsanesi: Hamile Dağ
Hazar Gölü ile ilgili anlatılan efsanelerden biri, “Hamile Dağ” olarak bilinen etkileyici bir hikâyedir. Efsaneye göre, bir zamanlar bu bölgede Şirin adında bir yerleşim yeri bulunuyordu.
Kıtlık döneminde, hamile bir yabancı kadın bu köyden geçerken evlerden su ister. Ancak köylüler bu isteği geri çevirince, kadın “Sular altında kalın, ben de taş kesileyim” diyerek beddua eder. Bu bedduanın ardından, köy sular altında kalırken, hamile kadın da bir dağa dönüşür.
Bu dağ, bugün Hazarbaba olarak bilinir ve Elazığ‘ın birçok yerinden görülebilir. Gerçekten de, dağın silueti saçları, yüzü, karnı, ayakları ve hatta elbisesinin kırışıklıklarıyla bir kadını andırır.
(Kaynak : İHA, Elazığ Gezi Rehberi, uzaklarayol.com 2015, Yılmaz Tekin-2019 Bir Elazığ Efsanesi)